109219
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Türkiye ile Türkmenistan, gücünü ortak tarihten alan müstesna bağlarla birbirlerine sıkı sıkıya kenetlenmiş iki kardeş ülkedir.
Читать полностью…
Şam’ın, Halep’in, Hama’nın, Humus’un caddelerinde Türkiye’de yaşamış, Türkiye’de doğmuş gençler Türkçe konuşuyor.
13,5 yıllık hasretin ardından evlerine dönen kardeşlerimiz bizim için dualar ediyor, “Allah Türkiye’den ve Türk milletinden razı olsun” diyor.
27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar her on yılda bir tekrarlanan müdahalelerin arkasında tek parti faşizminin silüeti vardır.
Beyefendiler sabıkalı geçmişleriyle hesaplaşmak istemeseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77’nci yılı münasebetiyle düzenlenen İnsanlık İçin Güçlü Türkiye Programı’nın ülkemiz, milletimiz, gönül ve kültür coğrafyamız ile tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Читать полностью…
Yıllar süren bir zulüm düzeninin, çok ağır bedellerin, büyük acıların, türlü zorlukların ardından Suriyeli kardeşlerimizi özgürlüğüne kavuşturan 8 Aralık Devrimi’nin 1’inci yılını yürekten tebrik ediyorum.
Devrik rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarında şehit olan kardeşlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
8 Aralık Suriye Hürriyet Günü’nde kardeş Suriye halkına Türkiye’nin en kalbî selam ve muhabbetlerini iletiyorum.
Suriyeli kardeşlerimizin son bir yılda her türlü zorluğa, sabotaj girişimine ve kışkırtmalara rağmen katettiği yolu takdirle ve memnuniyetle karşılıyoruz.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, içeride tüm kesimleriyle toplumsal barışı sağlaması, huzur ve istikrar merkezi olarak bölgesinde temayüz etmesi için gereken her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
Kadınlar seçme ve seçilme hakkını 91 sene önce elde etmiş olsa da bunu hiçbir kısıtlama olmadan kullanmaları uzun, sancılı, zorlu, bedellerle dolu bir mücadeleyi gerekli kılmıştır.
Gururla ifade etmek isterim ki Türkiye, kadın hakları konusunda altın yıllarını bizim dönemimizde yaşıyor.
Yıllarca bu meselenin edebiyatını yapanlar hiçbir adım atmazken biz hanım kardeşlerimizin sosyal hayatta, kamuda, ticarette, en önemlisi de siyasette hak ettikleri yere gelmeleri için yoğun bir gayret içindeyiz.
Göreve geldiğimizde kadınların iş gücüne katılım oranı %27,9’du, Eylül 2025 itibarıyla bu sayı %35,7’ye yükseldi.
Parlamentodaki kadın temsil oranı sadece %4,4’tü, bu oran bugün %19,83’e çıktı.
Kadın muhtarların sayısı 117’den 2 bin 1’e yükseldi.
Kadın kamu çalışanlarının oranı 2024 yılı itibarıyla %43,46’ya ulaştı.
Kadın valilerimizin sayısını 4 katına, kadın kaymakamlarımızın sayısını ise 3,7 katına çıkardık.
2002’de kadın büyükelçilerimizin sayısı sadece 14 iken bugün 80 kadın büyükelçimiz görev yapıyor.
Kadın profesörlerimizin oranı %24’ten %36’ya, doçentlerimizin oranı %31’den %44’e, öğretim görevlilerimizin oranı %36’dan %53’e yükseldi.
Sadece 23 yıl gibi kısa bir sürede işte bütün bunları başardık.
Mahkeme kapılarından ayrılmayan muhalefete, kadın hakları meselesini marjinal ideolojilerine paravan yapan çeşitli yapılara rağmen başardık.
Bu mücadeleyi sonuna kadar kadınlarla birlikte sürdüreceğiz. İnşallah daha güzel seviyelere yine birlikte geleceğiz.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından Kadınla Yükselen Şehirler temasıyla düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi’nin ufuk açıcı tartışmalara ve somut sonuçlara vesile olmasını canıgönülden temenni ediyorum.
Zirve kapsamında Türkiye’de Şehircilik Vizyonu ve Konut Politikası…
Şehircilikte Kadın ve Aile Politikaları…
Akıllı Şehirler Enerji Yönetimi ve Dijital Dönüşüm…
Göç, Göçmen Politikaları ve Sosyal Uyum…
İklim Değişikliği, Çevre ve Sürdürülebilirlik gibi başlıklarda paneller düzenlenecek, meseleler açık yüreklilikle değerlendirilecek.
Zirvemize iştirak eden birbirinden seçkin isimlerden gelen tenkit, tespit ve tekliflerin başta Partimiz ve hükûmetimiz olmak üzere hepimiz açısından yol gösterici olacağına samimiyetle inanıyorum.
2002’de kamuda sadece 5 bin engelli memur istihdam ediliyordu, bugün bu sayı 15 kattan fazla artışla 83 bine ulaştı.
İşverenlere sağladığımız teşviklerle özel sektörde de engelli kardeşlerimizin istihdamını destekledik.
Sosyal destekler alanında tam bir devrim gerçekleştirdik.
Sosyal yardımları ve destek hizmetlerini insan onurunu esas alan bir bakış açısıyla geliştirdik.
Bakıma ihtiyaç duyan engelli vatandaşlarımızın aileleriyle ve kendi sosyal ortamlarında hayatlarını sürdürmesi, bir başka önceliğimizdir.
2002’de yalnızca 5 bin kişi evde bakım yardımından faydalanırken aylık 11 bin 702 lira ödeme yaptığımız bu destekten bugün yaklaşık 520 bin vatandaşımız yararlanıyor.
Ülkemizin dört bir yanında sayısı 143’e ulaşan gündüzlü bakım merkezlerimizde engelli bireylerin aktif olarak yer aldığı sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler icra ediyoruz.
106’sı Aile Bakanlığımıza bağlı, 331’i özel sektöre ait toplam 437 bakım merkezinde 40 bine yakın engelli vatandaşımıza yatılı hizmet sunuyoruz.
Bakanlığımıza bağlı merkezlerdeki hizmetleri ücretsiz verirken özel merkezlerde kalan vatandaşlarımızın %94,4’ünün ödemelerini devlet olarak biz üstleniyoruz.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ediyor; bu önemli günün tüm dünyadaki engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli kardeşlerimizin hayatını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile olmasını diliyorum.
Hayat mücadeleleriyle hepimize ilham olan tüm engelli vatandaşlarımızın yanında olmaya, onları tüm imkânlarımızla desteklemeye devam edeceğiz.
Batı camileri yıkarken biz burada kiliseleri tamir ediyoruz çünkü korkumuz yok, biz kendimize güveniyoruz.
Biz devletlerden bir devlet, milletlerden bir millet değiliz.
Biz inancımızla, kimliğimizle, ideallerimizle üç kıta yedi iklimde düzen kurmuş Türk milletiyiz.
Ulus meydanında, istiklal mahkemelerinde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir.
Sayın Özel hedef saptırmasın. Eğer cesareti varsa, bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın, CHP’nin geçmişine baksın; celladı orada görecektir.
Türkiye ekonomisi, üçüncü çeyrekte yıllık bazda %3,7 büyüyerek istikrarlı seyrini korumuştur.
Bu oranla OECD ülkeleri arasında 4’üncü olduk, G20 ülkeleri arasında da 5’inci sırada yer aldık.
Geçtiğimiz günlerde küresel bir başarıya daha imza attık.
Kızılelma insansız savaş uçağımız, Murad radarımızla tespit edilen jet motorlu hava hedefini Gökdoğan füzemizle havadan havaya tam isabetle vurmayı başardı.
Böylece Kızılelma, havadan havaya görüş ötesi hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu.
Türkiye, hava savunmasında çok stratejik bir imkâna sahip olma yolunda ciddi bir üstünlük elde etti.
Milletimize bu gururu yaşatan tüm kurumlarımıza, bilim insanlarımıza, çalışanlara ve özel sektörümüze ülkem ve milletim adına samimi tebriklerimi iletiyorum.
Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız %262 artışla bugün 95 bin 224’e çıktı.
Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den 391’e yükseldi.
2002’de 9 bin 349 olan hâkim ve savcı sayımız, bugün çektiğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803’e ulaştı.
Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e, idari yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık.
Sadece son iki buçuk yılda adli ve idari yargıda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk.
Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık, bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık.
Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz, davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor.
Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum:
Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür.
Bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür.
Bölge idare mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür.
Türkiye, bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir.
Bu olumlu tabloya rağmen önümüzde hâlen uzun bir yol var.
İnşallah yargı mensuplarımızla bu yolu da omuz omuza, sabırla yürüyeceğiz.
Hiçbir sektörümüzü ihmal etmeden, hiçbir şehrimizi ve bölgemizi geride bırakmadan topyekûn yeni bir kalkınma seferberliğine çıkıyoruz.
Ülkemizin önündeki yeni fırsatları değerlendirerek sanayileşmeye hız kazandıracağız.
Anadolu’da 4 yeni sanayi koridoru oluşturacağız.
Sanayi Alanları Master Planı ile planlı sanayi alanlarımızın büyüklüğünü 350 bin hektara ulaştıracağız.
Hem mevcut organize sanayi bölgelerimiz hem de yeni mega endüstriyel bölgelerin demir yolu bağlantıları ile limanlara erişimini sağlayacağız.
Geçtiğimiz yıl emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde KOBİ’lerimize yönelik istihdamı koruma programı başlatmıştık.
İstihdamını koruyan KOBİ’lerimize çalışan başına aylık 2 bin 500 lira destek verdiğimiz bu programla 15 bin KOBİ’de 416 bin istihdamı koruduk, 22 bin ilave istihdam oluşturduk.
Bu programı 2026’da aylık destek tutarını 3 bin 500 liraya yükselterek ve büyük ölçekli firmaları da dâhil ederek sürdüreceğiz.
1 milyon 100 bin istihdamı koruyacak, emekçimizin ve sanayicimizin yanında olacağız.
Emek yoğun sektörlerimizdeki işletmelerin batıdaki büyükşehirlerden Anadolu illerimize taşınmasını teşvik ediyoruz.
24 ilimizde kurulacak tesislerde SGK primlerini 14 yıla kadar hükûmet olarak biz karşılıyoruz.
Bugün Türkmenistan’da gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Barış ve Güven Forumu’nu, Türkiye’nin de ortak sunucu olduğu Birleşmiş Milletler 2025 Uluslararası Barış ve Güven Yılı bağlamında çok anlamlı buluyoruz.
Bağımsızlığından bu yana büyük bir iktisadi ve beşerî kalkınmayı gerçekleştiren Türkmenistan’ın her başarısıyla övünüyor, seviniyoruz.
Yatırımlar, ticaret, enerji, savunma ve daha nice alandaki girişimlerle sürdürdüğümüz çalışmalarımızı beşerî ilişkilerimizle taçlandırıyoruz.
Küresel ölçekte belirsizliklerin, çatışmaların ve kırılganlıkların arttığı bir dönemde uluslararası diyalog, iş birliği, güven ve barışın tesisi için elimizi taşın altına koymamız gerekiyor.
Türkiye olarak tarihimizin, coğrafyamızın ve medeniyetimizin bize yüklediği mesuliyet bilinciyle barış ve diyaloğun hâkim kılınması için var gücümüzle çalışıyoruz.
Komşularımızla iyi ilişkiler tesis etmek suretiyle çevremizde bir barış ve güvenlik kuşağı oluşturmanın gayreti içindeyiz.
Kadim bağlara ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkilere sahip olduğumuz kuzey komşularımız Rusya ve Ukrayna arasında süren savaşın sona ermesi en samimi temennimizdir.
2803 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının kalıcı barış ve Gazze’nin yeniden imarı açısından da bir fırsat olmasını diliyoruz.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en fazla sayıda silahlı çatışmaya şahit oluyoruz.
Böyle bir ortamda Türkmenistan’ın tarafsızlık ilkesi doğrultusunda önleyici diplomasi, barış, güvenlik ve kalkınmanın tesisine yönelik çabalarını gönülden destekliyoruz.
Bu vesileyle Türkmenistan’ın daimî tarafsızlığının 30’uncu yılını canıgönülden tebrik ediyorum.
Tarafsızlık Bayramı münasebetiyle Türkmen halkını yürekten selamlıyorum.
Suriye halkının son bir yılda onca zorluğa, sıkıntıya, Esad diktatörünün bıraktığı enkaza rağmen hayata dört elle sarıldığını, ülkesini yeniden ayağa kaldırma mücadelesi verdiğini memnuniyetle görüyoruz.
Türkiye ve Türk milleti olarak Suriye’nin ve Suriyeli kardeşlerimizin inşa, ihya ve toparlanma çabalarını tüm imkânlarımızla destekliyoruz.
İnanıyorum ki önce yüce Allah’ın yardımıyla, sonra da Suriye yönetiminin basiretli, dirayetli, kuşatıcı, kucaklayıcı ve adaletli politikalarıyla bir daha eski kötü günlere dönüş olmayacaktır.
Bilhassa 10 Mart Mutabakatı’nın suhuletle uygulanması istikrarsız, bölünmüş ve güçsüz Suriye’ye yatırım yapan şer odaklarının hesaplarını altüst edecektir.
Biz nasıl 13,5 yıl boyunca bir yandan uluslararası baskılara, diğer yandan içeride Türkiye’nin her köşesini “Suriyelileri göndereceğiz” afişleriyle donatan beşinci kol aparatlarına karşı sabırla direndiysek yeni dönemde de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız.
Savaşta onlara sırtımızı dönmedik, barışta da daima yanlarında olacağız.
Türkler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Sünniler, Nusayriler omuz omuza verecek; Suriye’yi birlikte ayağa kaldıracak, imar ve inşa edeceğiz.
CHP Genel Başkanı, köşeye her sıkıştığında ya topu taca atıyor ya saldırganlaşıyor ya da saçmalıyor.
Yine aynısını yapmış, haddini de aşarak Sarıkamış’ta şehit düşen rahmetli dedemizin bir asır önce nerede olduğunu sormuş.
Gençlik Kollarımız da bu siyaset acemisine hak ettiği cevabı vermiş.
İstanbul halkının kaynaklarını yağmalayan suç örgütüne posta güvercinliği yapmayı marifet zanneden bu şahıs için daha fazla nefes harcamayı israf görüyor, Allah’tan kendisine akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.
Türkiye ile Macaristan arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyinin 7’nci toplantısı vesilesiyle Macaristan Başbakanı, değerli dostum Sayın Viktor Orban ile heyetini İstanbul’da misafir etmekten memnuniyet duydum. 🇹🇷🇭🇺
Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi gözden geçirmekle kalmayıp enerji, ulaştırma, ticaret, savunma ve kültür gibi alanlarda iş birliğimizi daha da geliştirme irademizi teyit ettik.
Havacılıktan güvenliğe, teknolojiden kültür ve eğitime münasebetlerimizin ahdi zeminini güçlendirecek muhtelif belgelerin imzasını gerçekleştirdik.
Bugün ayrıca ikili ve küresel meselelerin çok daha kurumsal bir şekilde ele alınmasına imkân verecek Ortak Planlama Grubunun Dışişleri Bakanlarımızın başkanlığında kurulmasını kararlaştırdık.
Bu istişare formatlarının iş birliğimizin güçlendirilmesine ilave katkılarda bulunacağına inanıyorum.
Sayın Orban’la belirlediğimiz 6 milyar dolar ticaret hacmi hedefimize ulaşmak üzereyiz.
Aramızdaki güçlü ticaret potansiyelini dikkate alarak hacim hedefimizi 10 milyar dolar olarak güncellemeyi görüştük.
Savunma sanayisi alanında somut projeler üzerinden ilerlettiğimiz ortaklıklarımızın ticaret ve yatırımlara müspet etkilerini de görüyoruz.
Avrupa’da değişen güvenlik koşulları dikkate alındığında savunma sanayisi iş birliğimizi daha da ileri seviyelere taşıyacak, ortak üretimi de öngören projeleri değerlendiriyoruz.
Macaristan’ın Türk Devletleri Teşkilatımızın çalışmalarına yaptığı katkılardan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Geçtiğimiz Mayıs ayında, Macaristan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen gayriresmî zirvemiz, Avrupa Birliği sınırları dâhilinde yapılan ilk Türk dünyası zirvesi olması nedeniyle tarihî bir toplantı olmuştu.
Stratejik hedefimiz olan Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde Macaristan’ın yapıcı katkılarını ve güçlü desteğini sürdüreceğine eminiz.
Yerel yönetimlerde hiçbir ayrım yapmadan şehrine hizmet edenin yanında olmaya devam edeceğiz.
Yine hiçbir ayrım yapmadan şehrini yağmalayanın karşısında olmayı da sürdüreceğiz.
Gazi Mustafa Kemal’in bizzat kendi ifadesiyle “kadınların liyakat ve salahiyetle kullanmaları” için verilen seçme ve seçilme hakkı, Gazi’nin vefatından sonra gelenler tarafından sabote edilmiş, çeşitli kısıtlamalarla ve yasaklarla aşındırılmıştır.
Ülkemizdeki kadınlar anayasal haklarını uzun yıllar salahiyetle, liyakatle ve özgürce kullanamadılar, görünür görünmez birçok engelle karşılaştılar.
Mesela başörtüleri dolayısıyla seçilme hakkından mahrum bırakıldılar.
Mesela üniversiteyi kazandıklarında karşılarında ikna odalarını buldular.
Mesela kimi zaman kılık kıyafetlerinden, kimi zaman mezun oldukları okullardan ötürü ayrımcılığa uğradılar.
28 Şubat’ın baskıcı atmosferinde binlerce kadın eğitim, çalışma, kamuda istihdam haklarından feragat etmek zorunda kaldı.
Meclise başörtüsüyle girdi diye âdeta linç edilen kadınları nasıl unutabiliriz?
Okullarda, üniversitelerde yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz?
“411 el kaosa kalktı” manşetinin temsilcisi olduğu karanlığı nasıl unutabiliriz?
Başörtüsü yasağının sürmesi için Anayasa Mahkemesinin kapısında nöbet tutan CHP’yi ve özgürlük düşmanı zihniyetini nasıl unutabiliriz?
Bugün sesleri eskisi kadar çok çıkamasa da medyada, sosyal medyada, iş dünyasında, siyasette, bürokraside varlığını hâlen devam ettiren kadın hakları cellatlarını nasıl unutabiliriz?
Bunları unutmadık, unutmuyoruz ve hiçbir zaman unutmayacağız.
Son 23 senede “Engelsiz Bir Türkiye” için çok güçlü adımlar attık, çok önemli atılımlar yaptık.
Bunu da engelli vatandaşlarımızı himaye edilmesi gereken kişiler olarak değil; bu ülkenin eşit, onurlu, üretken ve güçlü bireyleri olarak gördüğümüz için yaptık.
Engelliler Günü Buluşmamızda Erişilebilirlik Ödülleri’ni takdim ettiğimiz kurumlarımız ve yöneticilerini tebrik ediyor, engellilerimizin sorunlarına gösterdikleri hassasiyet için her birine teşekkür ediyorum.
Hayat yolculuğunda ümitsizliğe asla alan açmayan, geleceğe hep güvenle bakan, azim ve sebatlarıyla hepimize örnek olan tüm engellilerimize selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Sevgili gençler, bakın özellikle sizlere sesleniyorum…
Читать полностью…
2005 yılında Diyarbakır’da “Bu sorun benim de sorunumdur.” derken ortaya koyduğumuz cesaret ne ise…
2013 yılında “Çözüm için baldıran zehri içmek gerekirse biz o baldıran zehrini de içeriz; yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin.” dediğimiz gündeki kararlılığımız ne ise…
AK Parti olarak bugün de aynı iradeyi, aynı cesareti ve samimiyeti taşıyoruz.
Partimizin, ittifakımızın ve devletimizin önce Terörsüz Türkiye’yi, ardından ülkemize yönelik terör tehdidinin bertaraf edildiği Terörsüz Bölge’yi inşa etme azmi tamdır.
Cumhur İttifakı; hedef, anlayış ve fikir birliği içindedir.
Evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinin düşmediği bir Türkiye’yi inşallah teslim edeceğiz.
Cumhur İttifakı olarak bir siyasi risk alıyorsak, sadece elimizi değil, gövdemizi de taşın altına koyuyorsak işte bunun için alıyoruz.
Türkiye, yarım asırlık bir beladan, yarım asırlık bir sorundan, yarım asırlık bir musibetten tamamen kurtulsun diye bunları yapıyoruz.
Cumhur İttifakı’nın bütün mücadelesi bunun içindir, bu hedefe suhuletle varmak içindir.
İnşallah bundan sonra sürecin biraz daha ivme kazanmasını ümit ediyoruz.
CHP için denklem gayet basit:
Hiçbir karşılık beklemeden seçimlerde oy verdiğinizde sizden iyisi yok, tersi bir durumda ise sizden kötüsü yok.
Biz buna 14-28 Mayıs seçimlerinde şahit olduk.
Sırf kendi adaylarına oy vermediler diye depremzedelerimize yaptıklarını unutmadık.
Yönetim değişiyor fakat CHP her şeye çıkar odaklı bakma alışkanlığından bir türlü kurtulamıyor.
CHP’nin gözünde kendileri ağa, geri kalan milyonlar ise maraba.
Kürt kardeşlerim dâhil herkes bunlar için sadece bir oy deposu.
CHP, zihin kodlarındaki faşizmi ve elitizmi dışa vuruyor; CHP’nin saklamaya çalıştığı gizli yüzü, niyeti, fikri ve zikri deşifre oluyor.
AK Parti olarak bizim tavrımız bellidir:
Onlar ne yaparsa yapsın, biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkes’iyle, Laz’ıyla tüm Türkiye’yi kucaklamaya devam edeceğiz.
Hiçbir ayrım gözetmeden 86 milyonun her bir ferdini aynı samimiyetle, aynı muhabbetle bağrımıza basacağız.
Bu arada testler Sinop’ta yapıldı, bu küresel başarıya Sinop’ta ulaşıldı.
Biliyorsunuz, CHP Genel Başkanı bu testleri “Sinop’ta balıklar rahatsız oluyor” diyerek eleştirmişti.
Biz ona yine Sinoplu Diyojen’in o meşhur sözüyle cevap verelim:
Gölge etme, başka ihsan istemez.
Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir.
Читать полностью…
Bugün atamasını gerçekleştirdiğimiz, eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 hâkim, 492 cumhuriyet savcısı, 147 idari hâkim kardeşimizi tebrik ediyor, adalet yolundaki mesailerinde kendilerine üstün muvaffakiyetler diliyorum.
28 ve 18’inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5’inin kadın olması ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir.
Büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı.
Ancak başörtülü yargı mensuplarımız konusunda edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz.
Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır.
Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek.
Bilhassa kadınların kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almasına herkes alışacak.
Cuma günü Karadeniz’de, münhasır ekonomik bölgemizde ticaret gemilerinin hedef alınması, Rusya-Ukrayna savaşında endişe verici bir tırmanmayı işaret ediyor.
Bilhassa kendi münhasır bölgemizde seyir, can ve çevre emniyetini tehdit eden saldırıları hiçbir şekilde mazur göremeyiz.
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın Karadeniz’deki seyrüsefer güvenliğini açıkça tehdit eder boyuta geldiği görülüyor.
Bu tarz durumlarla ilgili tüm taraflara gerekli uyarılarda bulunuyoruz.
Savaşı bitirmeye dönük son haftalarda yaşanan hareketliliği de yakından takip ediyor, gerekli katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz.