“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı. ”
(Müslim, Cuma 17, 18)
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salât ü selâm getiriniz; zira sizin salât ü selâmlarınız bana sunulur. ”
(Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26
“Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na çokça salavât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.”
(el-Ahzâb, 56)
اللهم صلي وسلم على نبينا محمد ✨✨
2. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
"İslam beş şey üzerine bina edilmiştir. Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet etmek, namaz kılmak..." Buhari, Müslim
İmam Müslim'in rivayetinde ise şöyle geçmektedir:
"Sadece Allah'a ibadet edip O'nun dışındakilere ibadet etmemek, namaz kılmak..." Demek ki sahabenin yanında "Allah'tan başka ilah yoktur" cümlesi ile "Sadece Allah'a ibadet edip O'nun dışındakilere ibadet etmemek" cümlesi aynı anlamdadır.
3. Peygamber (sav) Muaz'ı Yemen'e gönderdiğinde ona şöyle diyor:
"Onları Allah'tan başka ilah olmadığına benim de Allah'ın Rasûlü olduğuma şehadet etmeye çağır..."¹
Başka bir rivayette ise bu hadis şöyle geçmektedir:
"...Onları Allah'a ibadet etmeye çağır..."
Demek ki sahabenin yanında Allah'tan başka ilahın olmayışı ile Allah'ı ibadette birlemek aynı şeyler. Ondan dolayı farklı lafızlarla aktarmışlar.
4. "Firavun kavminin önde gelenleri dediler ki: Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır'da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?"²
Sahabeden İbni Abbas (r.a) bu ayeti: "Senin ibadetini terk etmeleri için mi onları serbest bırakıyorsun?" şeklinde okumuştur. Sebep olarak ise İbni Abbas şunu söylüyor: "Çünkü Firavun'a ibadet ediliyordu, o kimseye ibadet etmiyordu." İbni Abbas Firavun'un ilahlığını "kendisine ibadet edilen" olarak açıklamış.
Sonuç; İlah kelimesinin Arap dilinde birçok anlamı vardır. Hem Allah (cc) hem Rasûlü (sav) hem de sahabe (r.anhum), ilah kelimesini kendisine ibadet edilen anlamında kullanmışlardır. İlah kelimesini lugattaki diğer manalarında kullanmamışlardır. O zaman La ilahe illallah'ın manası ibadette Allah'ı birlemektir. Kişi bu kelimeyi söylediğinde Allah'ın dışında ibadet edilen bütün tağutları inkâr edip ibadet mercii olarak Allah'ı (cc) kabul etmiştir. Ancak bir insan sabahtan akşama kadar da La ilahe illallah dese ibadet kapsamına giren şeyleri Allah'a yapmazsa bu ona fayda vermez.
1. Müslim
2. 7/Araf, 127
Kavaidu'l Erba' Şerhi
Sünnet'ten;
Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
"Kim La ilahe illallah der ve Allah'ın dışında ibadet edilenleri inkar ederse onun canı, malı haram olmuştur. Hesabı da Allah'adır." (Müsli
Hadisin başında Peygamberimiz (sav) "Kim La ilahe illallah derse" buyururken devamında ise "Allah'ın dışında ibadet edilenleri inkâr ederse" buyuruyor. Demek ki nefyettiğimiz ilah, Allah'ın dışında kendisine ibadet edilendir.
Sahabe'den;
1. Cibril (as), Peygamberimize (sav) gelip bana İslam'dan haber ver dediğinde Peygamberimiz (sav) ona şöyle demiştir:
"İslam; Kelime-i Şehadet'i söylemen, namaz kılman, zekât vermen, oruç tutman ve hacca gitmendir." İmam Müslim'in rivayetinde ise şöyle geçer:
"Allah'a ibadet edip O'na şirk koşmaman..."
Elimizde aynı konuda iki rivayet oldu. Bu durumda önümüzde iki seçenek var;
Ya diyeceğiz ki: 'Peygamberimiz döneminde bu olay iki defa yaşandı. Peygamberimiz her birinde farklı cevap verdi.' Ya da diyeceğiz ki: 'Bu olay bir kere yaşandı. Sahabe rivayet ederken farklı farklı rivayet etti.' Birinci seçenek olamaz çünkü bu olay bir kere yaşandı.
O zaman sahabe farklı farklı rivayet etti. Peki, sahabe neden böyle yaptı? Çünkü sahabenin yanında ilah kelimesi ile ibadet kelimesi aynı anlamdadır. İki lafız arasında fark olmadığı zaman, dileyen dilediği lafzı kullanır.
İnsanın lugatı önceliyip şer'i manaları göz ardı etmesinin insanı tefrite/gevşekliğe sevk edeceğine misal verdik.
Aynı yanlışlığın insanı ifrata/aşırılığa sevk etmesine de örnek verelim:
Örneğin, velanın kelime manalarından bir tanesi yakınlıktır. Adam buradan yola çıkarak şöyle diyor:
'Müşriğe gülen, onunla aynı evde oturan, ona yardım eden, onunla ticaret eden herkes küfre girer. Çünkü vela kelimesi yakınlık manasındadır. Kişi bir müşriğe bunları yaptığında ona yakınlık göstermiştir.
Ondan dolayı küfre girer.' Dikkat edilirse kişi bu ifrata lugat ile ulaştı. Oysa bunların hiçbiri şeriat tarafından küfür olarak kabul edilmemiştir. Lugata yapışarak Allah'ın (cc) mubah kıldığı muamelelere küfür diyor ve insanları haksız yere tekfir ediyorlar.
Bidatçılar böyle sapık fikirlere Arap dilini şeriattan kopararak ulaşıyorlar. Bizim bir kaide olarak şunu bilmemiz gerekir: 'Şer'i kullanımlar her zaman lugavî kullanımların önündedir.' Şeriattaki kullanım ile lugattaki kullanım çakıştığında, şeriattaki kullanım kabul edilir. Çünkü dilin sahibi Allah'tır (cc). İstediği kelimeye istediği anlamı yükler.
O, hangi anlamı yüklemişse bizim kabul etmemiz gereken anlam odur.
İslam şeriatı ilah kelimesinin lugat anlamlarının içerisinde 'kendisine ibadet edilen' anlamını seçmiştir.
Kur'an'dan, Sünnet'ten ve sahabe anlayışından buna işaret eden deliller şunlardır;
.
.
.
⤵️
Şeytanın insanı ifrata veya tefrite düşürerek saptırdığı yollardan bir tanesi de lugavî kullanımları şer'i kullanımlardan ayırmaktır. Bu konuda hem ifrata hem de tefrite birkaç örnek vererek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayalım;
Salât/namaz kelimesi Arap dilinde 'dua' anlamında kullanılır. Şeriat bu kelimeyi dua anlamında kullansa da, genel olarak bu kelimeye: 'Tekbir ile başlayan, selam ile biten, kendisine özel bazı söz ve fiillerin olduğu bir ibadet manası yüklemiştir.' Yani bildiğimiz namaz...
Örneğin; Bir insan 'Salât' kelimesini Arap dilinde var olan dua anlamında kullanarak şöyle diyor: 'Ben Allah'a dua ettiğimde namaz kılmış oluyorum ondan dolayı ekstradan namaz kılmama gerek yok.' Bunun batıl oluşunu izaha gerek yoktur.
Örneğin; Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"...İnsanı alaktan yarattı." ¹
Alakın kelime manası 'kan pıhtısı' demektir. Bir bidatçı şöyle diyor: 'Aslında alak kelimesi alâkadan gelmektedir. Arap dilinde de bir şeyin bir şeyle alâkasının olabilmesi için temelinde sevgi olması gerekir. O zaman Allah insanı sevgiden yarattı. Peki, sonuç? Herkesi seveceğiz. Yahudi, Hristiyan, müşrik fark etmez herkese karşı sevgi besleyeceğiz.' Dikkat edilirse bu savunan mubtedi, bu sonuca lugat ile ulaştı.
1. 96/Alak, 2
Dinin Doğru Anlaşılmasında 4 Temel Kaide. (Kavaidul Erba Şerhi)
Əs səlamu aleykum əziz müsəlmanlar.
🎊🎉 Qurban bayrami münasibətilə haminizi təbrik edirəm. ALLAH bizdən də sizdən də saleh əməlləri qəbul etsin. Əmiin. Rəbbim bizə bayramlari əsl bayram kimi qeyd etməyi nəsib etsin. Allah bizi izzətləndirsin Əmiin. ✨🎀
تقبل الله منا ومنكم.
3. Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kabe’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki adil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. (Maide – 95)
4. Allah; Kâbe’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanların(din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir. (Maide – 97)
5. “… Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin”(Hac – 28)
6. Sizin için onlarda belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik (Kâbe)’dir. (Hac – 34)
7. ‘’Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hac – 34)
8. “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac 36–37)
بسم الله الرحمن الرحيم
Ey iman edenler! Allah’ın şiarlarına, haram aylara, Allah’ın evine hediye edilen hayvanlara, boyunları gerdanlıkla (işaretli kurbanlıklara), Rablerinin ihsan, lütuf ve rızasını arayarak Kâbe’ye yönelmiş insanlara (hürmetini çiğneyerek) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydukları için bir kavme olan öfkeniz/kininiz sizi haddi aşmaya sevk etmesin. İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Günah ve haddi aşma üzerine yardımlaşmayın. Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz ki Allah, cezası çetin olandır.
(5/Mâide, 2)
Şeyh Abdurrahman bin Hasan Alu’ş-Şeyh şöyle der: “Kişinin İslam’ını ortadan kaldıran şeylerin üçüncüsü, müşrikle dostluk kurmak, ona destek olmak ve el, dil ya da mal ile ona yardımcı olmaktır. Allahu Teala şöyle buyurur: “O halde sakın kafirlere arka çıkma.” [Kasas/86]
“Rabbim! Bana lütfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara (ve suça itenlere) asla arka çıkmayacağım, dedi.” [Kasas/17]
Bu, Allahu Teala’nın bu ümmetin mü’minlerine yönelik bir hitabıdır. Ey okuyucu, bu hitabın ve ayetin hükmünün neresinde yer aldığına bak ve bu hususa dikkat et!” [El-Mevridu’l-Azbu’l-Zilâl fî Keşfi Şibh-i Ehli’z-Zilâl, 291]
• Allahu Teala şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” [Tevbe/23]
Kurtubi Rahimehullah şöyle der: “Bu, ayet-i kerimenin zahirinden anlaşıldığına göre bütün mü’minlere yönelik bir hitaptır. Ve ayet-i kerimenin mü’minlerle kafirler arasındaki dostluk bağını koparmak bakımından kıyamete kadar hükmü bakidir... “Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” İbn-i Abbas der ki: O da onlar gibi bir müşrik olur. Çünkü, kim şirke razı olursa o da müşriktir.” [Tefsiru’l-Kurtûbî, 8/93-94]
Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab Rahimehullah, kişinin İslam’ını ortadan kaldıran sebeplerden birinin de, Müslümanlara karşı müşriklere yardım etmek olduğunu söyler ve bunu “İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır” [Maide/51] ayetine dayandırır. [Mecmuatu’t-Tevhid, 33]
Yine şöyle der: “Eğer kafirlere dostluk, onların ülkelerinde yaşamak, onlarla birlikte savaşa çıkmak ya da buna benzer bir şekilde olursa, bunu yapan kimse hakkında küfür hükmü verilir.
Allahu Teala şöyle buyurur: “İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır.” [Maide/51]
“O (Allah), Kitap’ta size şöyle indirmiştir ki: Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (konuya geçinceye) kadar kafirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.” [Nisa/140]” [Mecmuatu’t-Tevhid, 175]
t.me/Quran_ve_sunnet
Kehf, 4. Ayet: ve "Allah, bir çocuk edindi" diyenleri de uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı.
Kehf, 5. Ayet: Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
Yûnus, 68. Ayet: Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle şeylerden münezzehtir. O, müstağnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiçbir delil yoktur.
Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi neden söylüyorsunuz?
Zuhruf, 19. Ayet: Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.
🎧 İnternet ortamında tanıştığımız kişilerle evlilik adımı atmamız doğru mudur?
Halis Hoca
Bir də dinləyib ibrət alan olsa nə gözəl olardı.
Mən başa düşə bilmirəm kanalın profilinə öz şəkillərini qoyan qadin adminlər, nəyə dəvət edirsiniz siz? Allahin dinini yaymaq üçün kanal açmısınız yoxsa özünüzə dəvət üçün? Allahin ayəsini ustunə geyinib kanalın profilinə şəkil qoymaq da nə deməkdir? Sən bilmirsənmi ki, iffətli Ayşə anamız tək heç kimin olmadığı yolda TƏK GÖZÜNÜ AÇARDİ Kİ YOLU GÖRƏ BİLSİN.
SƏN EY QADIN NİYƏ İKİ GÖZÜNÜ AÇIB KANAL PROFİLİNƏ QOYUB YÜZLƏRLƏ İNSANIN GÖRƏ BİLƏCƏYİ ŞƏKİLDƏ TƏBƏRRÜC EDİRSƏN?
Heç şübhəsiz sən və sənin kimilərdən Allah Rəsulu sallallahu aleyhi və səlləmin pak zövcələri və səhabə qadınlari bəridir. Onlar sənin kimi olmayiblar. Onlar Allahin ayəsini layiqincə daşıyiblar.
İbn Abbas dedi ki;
Kuran'da iblisi en çok öfkelendiren sure "Kafirun Suresi'dir."
Kafirun ve İhlas Surelerine "MUKAŞKİŞE (Şifa veren)" denilirdi. Çünkü her ikisi de münafıklıktan yana insana şifa verirler.
🌷(Tefsiru'l Kurtubi 30.cüz tefsiri)🌷
Günümüzü Anlatan Sözlerden Biri!
Ebu'l Âliye rahimehullah der ki:
"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki; o zamanda Kur'an'a karşı insanların göğüsleri harap olacak ve ondan hiçbir tat ve lezzet alamayacaklar.
Kendilerine emredilen şeyi yerine getirme hususunda taksirat gösterdiklerinde: Allah bağışlayıcı ve rahmetlidir, diyecekler.
Nehyolundukları bir şeyi işlediklerinde de: Biz Allah'a şirk koşmadık ki günahlarımız bağışlanır, diyecekler. Onların bütün işleri doğruluktan uzak bir tamah üzeredir."
Ez-Zühd / 1741
SübhanAllah! İşte tam tamına günümüzü Anlatan sözlerden biride budur. Eski zamanlarda selefimiz durumu böyle görmüş ise, günümüzü görseler neler söylerler acaba. Ahir zamanda yaşıyor ve gittikçe zorluğa doğru gidiyoruz. Her geçen gün imanı elde tutmak bir önceki günden daha zor hale geliyor. Kâfirler oyunlarını kurup müslümanların kökünü kazmaya çalışıyor.
Rabbim ayaklarımıza sebat ver ve canımızı dinin üzere al.
(Alıntıdır)
#Anasheed_Ya_Sahbi
✨
✨
✨
Kur'an-ı Kerim'den;
1. Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"Onlar kendilerine bir kuvvet olsun diye Allah'ın dışında ilahlar edindiler. Hayır asla! O ilah edindikleri onların ibadetlerini yalanlayacaklardır."¹
Allah (cc) birinci ayette bazılarının bazılarını ilahlar edindiğini bildirmiş, sonra da bu sahte ilahların kendilerine yapılan ibadetleri inkâr edeceklerini söylemiştir. Birinci ayette ilah kelimesi kullanılırken, ikinci ayette ise onun yerine ibadet kelimesi kullanıldı. Bu da ilah ile ibadetin aynı anlamda olduğunu gösterir.
2. Bütün Peygamberler kavimlerine geldiklerinde şöyle demişler:
"Ey kavmim! Allah'a ibadet edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur."² Peygamberler ilk olarak kavimlerine "Allah'a ibadet edin" diyorlar. Devamında ise "Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur." demişler. Bu da bize açık bir şekilde ilahın 'ibadet edilen' anlamında olduğunu gösterir.
3. Allah (cc) bize, müşriklerin de Peygamberin (sav) davetinden bunu anladığını anlatıyor. Peygamber (sav) onlara 'La ilahe illallah deyin' dedi. Onlar bunu şöyle anladılar;
" 'Sen bize tek Allah'a ibadet edelim, atalarımızın ibadet etiklerini bırakalım diye mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir' dediler."³ Oysa Rasûl'ün onları davet ettiği Kelime-i Tevhid de ibadet kelimesi geçmiyordu. Ancak ilah ve ibadet eş anlamlı olduğundan müşrikler de Arap lugatını iyi bildiklerinden bunu anladılar.
Yani müşrikler ilah kelimesini ibadet edilen olarak anladılar. Ve Allah (cc) onların bu anlayışına karşı çıkmadı.
1. 19/Meryem, 81-82
2. 7/Araf , 73
3. 7/Araf, 70
✨
.
.
.
⤵️
İbn Abdülhakim diyor ki:
“İmam Şafii’nin kiminle münazara ettiğini gördüysem, o karşıdakine hep acımışımdır.”
Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ 10/49
Istılahta
İslam şeriatı Arap diliyle indirildi. Şeriat, Arap dilinde olan bazı kelimeleri olduğu hal üzere kullandı. Bazı kelimeleri Arapların kullandığı manadan daha geniş anlamda, bazılarını ise daha dar anlamda kullandı. Şeriat, Arap lugatında olan bütün kelimeleri birebir, olduğu gibi kullanmamıştır. Bunun iyi bilinmesi gerekir. Şayet şeriatta var olan kavramlara Arap dilindeki anlam olduğu gibi verilirse, ortaya yanlış sonuçlar çıkar.
Bidat taifelerinin en belirgin özelliklerinden bir tanesi Arap lugatı üzerine ciddi anlamda yoğunlaşmalarıdır.
Onlar İslamî kavramları Arap lugatıyla anlamaya çalışırlar.
Böylece İslamî kavramları asıl anlamlarından saptırırlar.
Günümüzde var olan en büyük sıkıntılardan bir tanesi de 'kavram kargaşası' diye isimlendirebileceğimiz bu sıkıntıdır. Her ne kadar insanların elindeki kavramlar İslamî olsa da, içeriği İslam'ın istediği gibi doldurulmamaktadır.
İnsan, istikamet üzere olmak ile emrolunmuştur. Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol."¹
İbni Kayyım (r.h) şöyle der: 'Şeytan Allah'a 'Onların hepsini saptıracağım' diye söz vermiştir. Şeytan insanı ya ifrata ya da tefrite düşürerek istikametten saptırır. Hangisini yapabildiyse insandan istediği payı elde etmiş olur.'
1. 11/Hud, 112
9. Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. (Saffat – 107)
10. Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram’ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke’ye girmenize izin verirdi). Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkârcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık.
1. Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalırsa) fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara, 196)
1. Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. (Saffat, 107)
2. (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “And olsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. (Maide – 27)
İlah Kelimesinin Anlamı 'İlahun' kelimesi Arap dilinde 'kitabun' gibi mastardır.
Şu anlamlarda kullanılır;
• Lisanu'l Arap'ta İbnu'l Münzir şöyle der: 'İlah, kendisine ibadet edilendir. Kim kime ibadet ediyorsa; o, onun ilahıdır.
Müşriklerin ibadet ettiği putlara da bundan dolayı E'lihe¹ denmiştir.
(1. İlah kelimesinin çoğulu)
Bütün Arap kamuslarının/sözlüklerinin ilah kelimesine verdiği ilk mana budur. Allah (cc) da kendisine ibadet edildiği için ilahtır.'
• İlah, kendisi hakkında hayrete/şaşkınlığa düşülen anlamında da kullanılır. İnsan alışılmışın dışında bir şey gördüğünde hayrete düşer. Bu manada Allah (cc) için kullanılabilir. Çünkü Allah (cc) çok yüce sıfatlara sahip olduğu için, insanlar O'nun hakkında hayrete düşerler.
• İlah, melce'/kendisine sığınılan anlamında da kullanılmaktadır. Bu mana da Allah (cc) için uygundur. Çünkü Allah (cc) da tüm şerlerden ve sıkıntılardan kendisine sığınılandır.
• İlah, perdelendi/gizlendi anlamında da kullanılır. Bu mana da Allah (cc) için uygundur. Ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"Gözler Allah'ı idrak edemez Allah, onları idrak eder." 6/En'am, 103
"Sahabe Peygambere sordu:
— Ey Allah'ın Rasûlü! Miraç'ta Allah'ı gördün mü?' Peygamberimiz:
— O, nurdur. O'nu nasıl görebilirim, dedi." (Muslim )
Allah (cc) nuruyla insanlardan perdelenmiştir.
• İlah, kendisinde sükûnet, huzur bulunan anlamında da kullanılır. Bu mana da Allah (cc) için uygundur. Çünkü Allah'ı zikreden, O'na dua eden huzur bulur. Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"Dikkat edin! Kalpler Allah'ın zikri ile mutmain olur." 13/Rad, 28
اللهُ أَكْبَرُ اللهُ أَكْبَرُ لَا إلَهَ إلَّا اللهُ وَاَللهُ أَكْبَرُ اللهُ أَكْبَرُ وَللهِ الْحَمْدُ
Читать полностью…Avf b. Câbir'den Ebû'l-Hüzeyl'in bir rahibden şöyle işittiği rivayet edilmiştir:
"Şeytan, îsâ (as)'ya Beytu'l-Makdis'te: 'Sen ölüleri dirilttiğini iddia ediyorsun, Öyleyse Allah'a dua et de şu dağı ekmeğe çevirsin' demiş. O da: 'Bütün insanlar ekmekle mi yaşıyorlar?' cevabını vermiş. Bu sefer İblis, 'Eğer sen de dediğin gibi isen olduğun yerden sıçrayıp atla melekler seni mutlaka karşılayıp tutacaklardır' demiş. îsâ (as), 'Rabbim benden canımla tecrübe etmememi istedi, bu yüzden beni kurtarır mı, kurtarmaz mı bilmiyorum' cevabını vermiştir."
KİTABU’Z-ZÜHD Ahmed Bin Hanbel
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ
Onun üzerinde bulunan herkes fanidir.
(55/Rahmân, 26)
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ
Celal ve ikram sahibi Rabbin ise baki kalacaktır.
(55/Rahmân, 27)
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
(Bu durumda) Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayacaksınız?
(55/Rahmân, 28)
Kavimlerin Allah Adına Yalan İftira Konuşmaları Ve Böylelikle Şirke Düşmeleri!
Tarih boyunca insanların şirke düşme sebepleri Allah hakkında bilgisizce, zan ile tahmin ile konuşmaları olmuş. Ve böylelikle Allaha hem iftira atmışlar hemde dosdoğru yolun yerine yanlış yollar yanlış dinler çıkarmışlar. Buna örnek olarak Yusuf as islamı mısır ülkesine getirdikten sora mısır halkının ve daha sonra Firavun ve kavminin Allah hakkında iftira ve zanları onları böyle azgın bir topluluğa çevirdi.
Mü'min, 34. Ayet: Andolsun, daha önce Yûsuf da size apaçık deliller getirmişti de, onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz. Daha sonra o ölünce de, "Allah, ondan sonra asla peygamber göndermez" demiştiniz. İşte Allah, aşırı giden şüpheci kimseleri böyle saptırır.
Onlar Allaha zan ile bilgisiz ve delilsizce iftira atarak hem müşrik oldular hemde saptıkça saptılar. Başka örneklerden biri de müşriklerin Allaha iftira atarak meleklere Allah’ın çocukları sıfatını vermeleri oldu. BöylelikleAllah’la beraber meleklere de ibadet ettiler. Onları temsil amaçlı heykellerini yaptılar ve onlara ibadete başladılar. İşte bu şirkinde asıl illeti Allaha iftira atmak oldu. Böylelikle de saptıkça saptılar ve Kendilerini doğru yolda zannettiler.
Saffat 149. Putperestlere sor:
Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı?
150. Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?
151. Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar ki;
152. "Allah doğurdu" diyorlar.
Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
153. Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş!
154. Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?
155. Hiç düşünmüyor musunuz?
156. Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
157. Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
158. Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
159. Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.