Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
CHP’nin eski yönetimi, bilhassa da devrik genel başkanı, Suriye’de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemedi.
Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler.
Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine…
Sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza…
En son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayrimillî, gayriinsani, gayriahlaki bir yerde durdular.
Bunun arkasında yatan taassubu tabii ki hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ancak hatasını kabul etmek, insan için büyük bir erdemdir.
Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek bir insaniyet göstergesidir.
Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür.
Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların en azından siyasi tekaüt döneminde kendilerini tavzih etmesidir.
DEAŞ sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye için de Irak için de bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağıdır.
Bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir.
İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz.
1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarı 22 bin 104 lira olarak belirlendi.
Bu miktar, 2024 yılına göre net %30 artışa tekabül ediyor.
2002’de 184 lira, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu.
Bütün veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm inşallah rekora koşuyor, uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor, büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor...
İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak.
Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz.
Balıkesir’imizin Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında meydana gelen patlama sonucu 12 kardeşimizin hayatını kaybetmesinden büyük bir üzüntü duydum.
Patlamaya ilişkin Balıkesir Valimiz başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızdan bilgi alarak tüm yönleriyle gerekli tahkikatın derhâl başlatılması talimatını verdik.
Vefat eden kardeşlerime Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Balıkesir’imizin, milletimizin başı sağ olsun.
2002 yılında asgari ücretli bir kardeşimiz evinde kullandığı 200 kilovatsaat elektrik için aylığının %20’sini, 100 metreküp doğal gaz için ise %26’sını ayırmak mecburiyetindeydi.
Bugün aynı miktar elektrik için aylığının %2,4’ünü, doğal gaz için de %5,6’sını ayırması yeterlidir.
İsrail’in artan saldırganlığının gerisinde Suriye’deki devrimi gölgelemek, Suriye halkının umutlarını boğmak olduğu anlaşılıyor.
İsrail fırsatçılık yapsa da er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecektir, buna mecbur kalacaktır.
Elinde 50 bin Gazzeli masumun kanı olan Netanyahu’nun tuttuğu yol, yol değildir.
Daha fazla kan dökerek, daha fazla can alarak, daha çok toprağı işgal ve istila ederek varılacak yer sadece daha fazla güvensizliktir, huzursuzluktur.
İsrail’de şayet bir devlet aklı varsa, bunu ne kadar erken idrak ederlerse o kadar iyi olacaktır.
Biz istiyoruz ki dünya ve Türkiye değişirken muhalefet partileri de kendini değiştirsin, yenilesin, güncellesin.
Hadi zihniyet değişmiyor; bari en azından üslup değişsin, tarz değişsin, söylem değişsin.
“Böyle gelmiş ama artık böyle gitmesin” diyoruz.
Ancak her defasında muhalefete dair acı gerçeklerin sert duvarına çarpıyoruz.
Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan, ülkeye ve millete ufuk çizen, hepsinden öte sözünün ağırlığı olan bir muhalefet henüz ülkemizde neşvünema bulmadı.
Son bütçe görüşmelerinde de afaki söylemler, ucuz polemikler, buram buram provokasyon kokan açıklamalar dışında hiçbir şey göremedik.
Yıllar geçiyor, isimler değişiyor, liderlik koltuğunda oturanlar değişiyor ama muhalefetin siyaset tarzında zerre miskal tekâmül yaşanmıyor.
2025 yılının, muhalefet zihniyetinde ve tarzında asgari düzeyde de olsa bir iyileşmeye kapı aralamasını ümit ediyoruz.
Turizmde 2024 yılı hedefimiz 60 milyon ziyaretçi…
Biz bir taraftan turizmde gaza basarken yerel yönetimlerde tam anlamıyla bir atalet, hatta sabotaja varan bir duyarsızlık görüyoruz.
Örneğin başta Bodrum olmak üzere Muğla’nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısı çekiliyor.
Ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanlar sorunu görmezden, duymazdan geliyor.
Turizmden ekonomik olarak ciddi gelir elde ediyorlar ama iş altyapı ve üstyapı yatırımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar.
Aynı durum kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi için de geçerlidir.
Orada da İzmir’e hizmet etmemeyi hayat tarzı üzerinden meşrulaştırmaya çalışan garip bir zihniyet var.
Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar.
Biz ise derde derman olmanın, sıkıntıları ortadan kaldırmanın peşindeyiz.
22 yıldır nasıl milletimize kulak vererek bugünlere geldiysek Muğla’nın, Bodrum’un içme suyu sorununu çözmek için de kolları sıvadık.
Yatırım programına aldığımız Sandras İçme Suyu Projemiz ile Muğla il merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılayacağız.
Çalışmalarını seneye başlatacağımız Bodrum Barajı’nın yıllık 13,2 milyon metreküp depolama, günlük 135 bin metreküp arıtma kapasitesiyle kanayan bir yaraya merhem olacağız.
Hız kesmeden, yorgunluğa, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla’yı hem diğer 80 vilayetimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.
Muğla ziyaretimizde iş ve sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli mensupları ile bir buluşma gerçekleştirdik.
Bizleri bir araya getirerek hasret gidermemize, hasbihâl etmemize imkân sağlayan herkese şükranlarımı sunuyor, toplantımızı teşrif eden kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Ülkenin ihtiyacı olan her konuda programı, projesi, vizyonu olan parti ve ittifak biziz; milletimizin yaşadığı sıkıntıları çözme noktasında iradesi, çabası, reçetesi olan parti ve ittifak biziz.
Читать полностью…Sayın Özel’in iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep’e yol olur.
Hakkını vermek lazım, ilk başta milletimizi ve gençlerimizi eğlendiriyordu ama artık komik bile değil.
Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ana muhalefet liderinin kendini bu durumlara düşürmesi, Türk siyaseti adına hicap vericidir.
Demokrasilerde iktidarın icraat gücüne en çok katkıyı yapan unsurlardan biri de muhalefetin tutarlılığı ve alternatif politika geliştirme kabiliyetidir.
Bizdeki muhalefet ne tutarlı ne de politika geliştirme kabiliyetine sahip.
Muhalefet temsilcileri tuğla üstüne tuğla koymak yerine laf üstüne laf koymakla iş yaptıklarını sanıyorlar.
Aslına bakılırsa mevcut hallerinden gayet memnunlar.
Aksi olsaydı kendilerini şunca zamandır iktidardan uzak tutan bu yanlış üsluptan vazgeçip milletin gönlünü kazanacak işlere yönelirlerdi…
Fırtınalı sularda Türkiye’nin kılına zarar gelmemesi için büyük bir dikkat, büyük bir hassasiyet gösteriyoruz.
Atacağımız her adımın sadece kısa vadeli sonuçlarını değil, uzun vadeli etkilerini de çok iyi hesaplıyoruz.
Ezberlerle değil, akıllı stratejilerle hareket ediyoruz.
Bugüne kadar neme lazımcılık yapmadık, şimdi de yapmıyoruz.
910 kilometre uzunluğunda sınırımızın olduğu komşumuz Suriye’yle ilk günden beri hep yakından ilgilendik.
Bir avuç ülke dışında tüm dünyanın sırtını döndüğü Suriye halkını biz hiçbir zaman kaderine terk etmedik.
Paylaşmanın bereketine inandık, dayanışmanın gücüne sarıldık, kardeşlik hukukumuzu yücelttik.
13 yıl boyunca ilkeli, vicdanlı, hakkaniyetli davranarak, millet ve ülke olarak son asrın en çetin insanlık sınavını vermeyi başardık.
Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Nusayri, Hristiyan demeden Suriye halkının tamamı geleceğine artık daha bir güvenle bakıyor.
Bugün Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğün coşkusunu paylaşırken dualarında bizi ve milletimizi de unutmuyor.
Ülkesini yeniden ayağa kaldırma çabasında Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Suriye’de zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak suretiyle aynı zamanda tarihin de doğru tarafında yer aldık.
Milletim şunu bilsin ki başka konularda da zaman bizi haklı çıkaracaktır.
Daha düne kadar bizi eleştirenler şimdi bize hak veriyor.
Dış politikada, ekonomide, terörle mücadelede ve diğer kritik alanlarda inşallah yine biz haklı çıkacağız.
Doğrunun, haklının ve mazlumun yanında saf tuttukça inanıyorum ki Rabb’im de milletimizin önünü açacaktır.
Kısa vadede bazı zorluklar olabilir, geçici sıkıntılar olabilir.
Ama sonuçta kazanan adalet olur, merhamet olur, insanlık olur, kardeşlik ve adam gibi adamlık olur.
Bugün dost ve kardeş Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilen D-8 11’inci Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ni başarıyla tamamlayarak ülkemize döndük.
Zirvede yaptığımız istişarelerin, aldığımız kararların ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
D-8 11’inci Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ni Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirdik.
Yaklaşık çeyrek asırlık geçmişe sahip Teşkilatımızın kuruluş felsefesinde yer alan barış, diyalog, iş birliği, adalet ve eşitlik kavramlarının önemi bugün daha iyi anlaşılıyor.
Artan çatışmalar, krizler ve savaşlar karşısında maalesef küresel güvenlik ve istikrarı teminle görevli kurumlar sorumluluklarını yerine getirmiyor.
Küresel iktisadi kurumlar cari gerçeklere ya uyum sağlayamıyor ya da ihtiyaç duyulan desteği vermekte zorlanıyor.
Böylesine hassas bir dönemde gerçekleştirdiğimiz zirvemizde alacağımız kararların, sorunların çözümünde bize rehberlik etmesini ümit ediyorum.
Toplantımızın temasını teşkil eden Gençler ve KOBİ’ler, ülkemizin son 22 yıldır ekonomi alanında kaydettiği ilerlemenin de lokomotifi oldu.
Üye ülkeler olarak 1 milyarı aşan toplam nüfusumuzun çok büyük kısmı gençlerden oluşuyor.
Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınmanın ancak gençlerin ekonomiye azami iştirakiyle mümkün olabileceğini biliyoruz.
Gençlerimizin teknolojik ve dijital becerileri ile girişimci ruhlarını geliştiren proje ve programlar yürütüyoruz.
Keza KOBİ’lerin desteklenmesinde D-8’in mevcut imkânlarını daha etkin şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
Son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştiren Azerbaycan’ın Teşkilatımıza üye olmasıyla birlikte bugün hamdolsun dünden daha güçlüyüz.
Kardeş Azerbaycan’a D-8 ailemize hoş geldiniz diyorum.
Bölgemizde ve dünyada önemli hadiseler cereyan ediyor.
Suriye halkının birliğe, dayanışmaya, uzlaşıya ve savaş yorgunu ülkesini süratle ayağa kaldırmaya ihtiyacı var.
Biz de komşuları ve kardeşleri olarak bu zorlu süreçte Suriye’de istikrarın sağlanmasına katkı sunmaya çalışıyoruz.
Tüm dinî, mezhebî ve etnik grupların yan yana, sulh içinde yaşadığı terörden arındırılmış bir Suriye’nin inşası, en samimi beklentimizdir.
D-8 üyeleri olarak bu zorlu mücadelelerinde Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmamız gerektiğine inanıyorum.
Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı.
Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabb’ime sonsuz hamdolsun, Türk milleti olarak biz vermeyi başardık.
3 haftadır Esed’in yasını tutanların, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor.
13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor.
Sayın Özel’in dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir, bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur.
Sayın Özel, Suriye meselesini hâlen doğru okuyamıyor.
Türk siyaseti adına bu çok büyük bir nakısadır.
Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir.
Ne harabeye dönmüş şehirler…
Ne topraktan fışkıran toplu mezarlar…
Ne Sednaya gibi ölüm kampları…
Ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları...
Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor.
Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş.
Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir.
SGK’ya en borçlu 10 belediyenin 7’sinin CHP’li olması, zirvede 10 milyar liralık borçla İzmir’in bulunması tabii ki tesadüf değildir.
Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP’ye, şimdi yolunu gözledikleri eski genel başkanları Bay Kemal’in cümleleriyle şunu söylemek isterim:
“Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın. Bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK’ya olan prim borçlarınızı tıpış tıpış ödeyeceksiniz.”
Kusura bakmayın; emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının her şartta korunması Türkiye’nin değişmez çizgisidir.
Suriye’nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dâhil hiçbir terör yapılanmasına yer yoktur.
PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler.
Kürt kardeşlerimize zulmeden, çocuklarını kaçırarak ölüme gönderen, kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız.
Suriye’deki bölücü terör örgütü unsurlarına yönelik nokta operasyonlarımızı bir cerrah hassasiyetiyle sivillerin kılına zarar vermeden sürdürmekte kararlıyız.
Suriye’deki yeni yönetimin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz.
Yakın zamana kadar bölücü örgütün arkasında duran Batılı ülkelerin de bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz.
Şunu rahatlıkla ifade edebilirim:
PKK ve uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görünüyor.
Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar…
Kimin tetikçiliğini yaparsa yapsınlar…
Hangi yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar…
Şunu çok iyi bilsinler ki kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar.
Şairin dediği gibi “belki yarın, belki yarından da yakın” bir sürede, 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız.
Terör duvarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza atacağız.
Barışın, huzurun, refahın ve kalkınmanın bölgemizin tamamına hâkim olduğu, çatışmalarla değil kardeşlikle anılan bir iklimi inşallah tesis edeceğiz.
Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır.
Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse yarınlarımız da bugünden çok daha iyi olacaktır.
Suriye’de en zor günler Allah’ın izniyle artık geride kalmıştır. Dökülen mübarek şehit kanları da Suriye halkının çektiği çileler de boşa gitmemiştir.
61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim.
Suriye’de yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururlanarak takip ediyoruz.
Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabb’imize bir kez daha hamdediyoruz.
Suriye devriminin lideri Sayın Ahmed Şara ile yakın diyalog halindeyiz.
Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız.
“Doğru duvar yıkılmaz” inancıyla Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık.
Rabb’im bizi önce Suriyeli mazlumlara, sonra da bize inanan ve itimat eden aziz milletimize mahcup etmedi.
Bugün sadece Suriye halkının değil, Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan yüz milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz.
Şüphesiz bu süreçte en ağır imtihanımız, 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz olmuştur.
Esas meselenin seçim kazanmak değil, her şeyden önce gönül kazanmak olduğunu bir kez daha gördük.
Rabb’imizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle hem seçimleri kazandık hem de Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik.
Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi de kazanması ve başarılarını kalıcı hale getirmesi için gereken her türlü desteği vereceğiz.
2025 yılı bütçesinin “halkın bütçesi” olduğunu şu rakamlarla hatırlatmak istiyorum…
Deprem bölgesini inşa ve ihya faaliyetlerimiz kapsamında toplam 584 milyar lira ayırdık.
Sosyal yardımlar için ayırdığımız miktar 651 milyar lira.
Enerji desteği olarak 2025 yılında bütçede 472 milyar lira kaynak tahsis ettik.
2025 bütçemizde istihdama ve üretime 2,6 trilyon liradan fazla bir kaynak ayırdık.
Yatırımlar için tahsis ettiğimiz tutar ise 1 trilyon 568 milyar liradır.
Diğer başlıklarda da vatandaş odaklı bir anlayışla bütçemizi şekillendirdik.
Bütçemizin en temel vasfı, ülkemizin 22 yıllık kazanımlarını perçinleyen; yatırımları, ekonomik istikrarı ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olmasıdır.
2025 yılı boyunca çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz.
Muhalefet samimi çağrılarımıza kulak tıkasa da siviller eliyle yapılmış, demokratik, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacımız var.
Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır.
Türkiye’nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu uzun bir süredir ısrarla dile getiriyoruz.
Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi gündem kaygımızdan değil, tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz.
Ama bizim öyle bir muhalefetimiz var ki bırakın çözümün parçası olmayı, sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor.
Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek değildir.
Yeni anayasa konusunda atılacak bir adım, Türkiye Yüzyılı hedefimize daha kolay, daha hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır.
Meclisimizdeki partilerin çoğunun ilk dört madde başta olmak üzere pek çok hususta hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz.
AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın da yeni anayasa iradesi zaten güçlüdür, diridir, dinamiktir.
Son yılların en çoğunlukçu aritmetiğine sahip 28’inci dönemde Meclisin kendisinden bekleneni yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz.
Uluslararası hemen her konuda kendi ülkesi yerine başkalarının safında yer almayı alışkanlık haline getiren CHP, millîlikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor.
Türkiye, güney sınırlarının güvenliği için sınır ötesi harekâtlar yapıyor, karşısına CHP çıkıyor.
Türkiye, Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için Libya’da pozisyon alıyor, karşısına CHP çıkıyor.
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşından Filistin’de yaşanan trajediye kadar bölgesindeki tüm çatışmalarda dünyanın takdirini kazanan tutumlar geliştiriyor, karşısına CHP çıkıyor.
Türkiye, Türk dünyasının siyasi, kültürel, sosyal, askerî, beşerî birliğini sağlayacak tarihî adımlar atıyor, karşısına CHP çıkıyor.
Türkiye, Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar geniş bir alanda kazan-kazan esasına dayalı açılımlara girişiyor, karşısına CHP çıkıyor.
Bu savrulmanın en önemli delillerinden biri de FETÖ’den PKK/YPG’ye kadar farklı örgütlerle kurdukları alengirli ilişkilerdir.
Küresel güçlerin soytarısı haline gelen CHP’ye gönül verenlerin önemli bir kısmının da bu tablodan rahatsız olduğunu biliyoruz, görüyoruz.
Biz bu hakikatleri vicdanı rahatsız, kafası huzursuz ama aynı zamanda çaresiz, aklıselim sahibi CHP’liler adına da dile getiriyoruz.
Yörük obalarının, Türkmen kocalarının yurt tuttuğu; tabiatıyla, insanıyla güzellikte paha biçilemeyen Muğla… Teşekkürler Muğla! 🇹🇷
Читать полностью…Dün akşam Almanya'nın Magdeburg şehrindeki Noel pazarına düzenlenen menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine, dost Almanya halkına ve hükûmetine başsağlığı dileklerimi iletiyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Читать полностью…Muhalefetin ideolojik ezberleri haricinde dış politikaya dair hiçbir fikirlerinin olmadığını son süreçte tekrar gördük.
Düşünebiliyor musunuz?
Zalim Esed’in ülkeden kaçmaya hazırlandığı saatlerde ana muhalefetin genel başkanı çıkıyor, devrik rejimle görüşme çağrısı yapıyor…
Medeniyetimizin anıt şehri, müze şehri, gönül şehri, hoşgörü şehri Mardin… Teşekkürler Mardin! 🇹🇷
Читать полностью…Bölgemizin istikrarını tehdit eden hukuksuzluklara D-8 olarak çok daha güçlü tepki vermemiz gerektiğine inanıyorum.
D-8 Zirvesi Filistin ve Lübnan’daki Duruma İlişkin Özel Oturumu’ndan çıkacak sonuçların Filistin, Lübnan ve Suriye halkına hayırlı olmasını diliyorum.
İsrail yönetimi; Amerika’nın aleni, birçok Batılı ülkenin de dolaylı desteğinden cesaret alarak saldırılarını genişleterek sürdürüyor.
Lübnan’dan sonra Suriye de İsrail yayılmacılığının hedefi oldu.
İsrail’in Golan Tepeleri’nde yasa dışı yerleşimlerini genişletmesi dâhil Suriye’nin toprak bütünlüğünü hiçe sayan adımlarını görüyoruz.
İslam ülkeleri olarak İsrail’e karşı atılabilecek adımlara öncülük etmeliyiz.
Silah satışının durdurulması girişimimize, aralarında Güvenlik Konseyinin daimî 2 üyesinin de bulunduğu 52 ülke ve 2 uluslararası teşkilat destek vermiştir.
Her şeyden önce İsrail’e silah ambargosu uygulanması, İsrail’le ticaretin sonlandırılması ve uluslararası alanda tecrit edilmesi çok mühimdir.
Kısa vadede Gazze’de kalıcı ateşkese ulaşmak her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır.
Bu konuda hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.
Uzun soluklu hedefimiz ise iki devletli çözümü hayata geçirmek için bir müzakere sürecinin başlatılması olmalıdır.
Ateşkesin sağlanması konusunda Katar ve Mısır’ın sürdürdüğü müzakerelere güçlü destek vererek bir an evvel neticeye ulaşmalıyız.
Lübnan’da ateşkesin tesisi ve Suriye’de Esed rejiminin çökmesi, ümit ediyorum, daha olumlu bir dönemin başlangıcı olacaktır.
Lübnan’ın içinde bulunduğu sıkıntılı dönemde hep birlikte kardeşlerimizin yanında olmamız lazım.
Ülkemizin Lübnan’a gönderdiği insani yardım sevkiyatlarının toplamı 1.500 tona ulaşmak üzeredir.
Filistin’de olduğu gibi Lübnan’da da siyasi dağınıklığın devam etmesine izin vermemeliyiz.
Filistin’in, Lübnan’ın ve Suriye’nin iç barışının sağlanması için yeni dinamiklerin geliştirilmesine öncülük etmeliyiz.
Bölgemizde adil ve kalıcı bir barışın tesisi için D-8 ülkeleri olarak hep birlikte daha fazla çaba harcamalıyız.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunması, ülkemizin asla taviz vermeyeceği bir husustur.
İlk günden beri bölücü emellerle ilgili tutumumuzun ne olduğunu söyledik, tüm dünyaya ilan ettik, kararlılığımızı ortaya koyduk.
Türkiye bu süreçte, ihtilafın başından bu yana yaptığı gibi Suriye halkının yanında duracak, gereken her türlü katkıyı sağlayacaktır.
Suriyeli kardeşlerimize şu mesajı iletmek istiyorum:
Bu dönem birlik içinde, dayanışma içinde, karşılıklı uzlaşı ve teenniyle hareket edilmesi gereken kritik bir dönemdir.
Basiret ve ferasetiyle Suriye halkının, Allah’ın izniyle bu süreci alnının akıyla yöneteceğine yürekten inanıyorum.