Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder.
Mektubat
Ahirete iman, insanların en fazla şüpheye düştüğü ve Ehl-i küfrün en çok eleştirdiği konudur.
Bu bahsi her yönü ile ele alan ve zerrece şüpheye yer bırakmayan Haşir Risalesi bu noktadan da fevkalade kıymetlidir.
Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi.
Şimdi ise Cenab-ı Hakk'ın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaika çıkılacak bir yol bulunsa; o yola karşı lâkayd kalmak, elbette kâr-ı akıl değil...
Mektubat
Mesnevi-i Nuriye: Külliyatın çekirdeği ve küçük bir özetidir. Diğer kitaplarda bir risalede anlatılan meseleler, bunda bir paragrafta ifade edilir.
İşarat-ül İ'caz; tefsir modelidir, daha ziyade belagat ve gramer ağılıklıdır. Kuran-ı Kerimin Fatihadan Bakara 31. ayete kadar ayet ayet, kelime kelime tefsiridir.
Şualar: Genel ders tekrarı ve azametli ve geniş iman derslerinin en geniş sınırlarını çizer. Ayetü'l-Kübra ve Münacaat'da Semadan başlar, hava dağlar denizler bitgiler âleminden imani meseleleri isbat eder. Halıkı tanıttır. Genel İmani mevzuları Meyve Risalesinde ve El-Hüccetü'z-Zehra risalesinde toplar. Müdafaalar kısmı da Risale-i Nur davasının savunmasıdır.
Читать полностью…Sözler: Genel ve temel imani meseleleri içerir. Allah'ın varlığının isbatı Haşir, Kader, Kur'an'ın mucizeliği gibi.
Mektubat: Genel olarak Sözlere göre tafsilli ve cüz'i meseleler ihtiva eder. Cehennem nerededir, Aşk ve Şefkat arasındaki fark, tarikatlar..
Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeğe müstehak olmuşlar.
Fakat bu Filistin mes'elesinde, hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki Enbiya-i Benî-İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa koca Arabistan'da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.
(Şualar)
Tavsiye Telegram Kanalı👇
@hayatus_sahabe
Kanalda Hayatü's Sahabeye dair soru/cevaplar ve Sahabe Hayatlarına dair kısa bilgiler paylaşılmaktadır
Hiç mümkün müdür ki:
Bir saltanat, bâhusus böyle muhteşem bir saltanat,
hüsn-ü hizmet eden muti'lere mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı bulunmasın.
Burada yok hükmündedir. Demek
başka yerde bir mahkeme-i kübra vardır.
Sözler - 50
Kur'an-ı Hakîm, madem Şehr-i Ramazan'da nüzul etmiş; o Kur'anın zaman-ı nüzulünü istihzar ile o semavî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hacat-ı süfliyesinden ve malayaniyat hâlattan tecerrüd ve ekl ü şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur'anı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitabat-ı İlahiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail'den, belki Mütekellim-i Ezelî'den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur. Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinlettirmek ve Kur'anın hikmet-i nüzulünü bir derece göstermektir.
(Mektubat - Risale-i Nur)
Evet, ramazan-ı şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor.
Öyle bir mescid ki milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur'an'ı, o hitab-ı semavîyi arzlılara işittiriyorlar.
Mektubat - 444
لَهُ الْحَمْدُ
Yani: Bütün mevcudatta sebeb-i medh ü sena olan kemalât onundur.
Öyle ise, hamd dahi ona aittir. Ezelden ebede kadar her kimden her kime karşı gelen ve gelecek medh ü sena ona aittir.
Çünki sebeb-i medih olan nimet ve ihsan ve kemal ve cemal ve medar-ı hamd olan herşey onundur, ona aittir.
Mektubat - 236
"Allahü Ekber"in bir vech-i manası: Cenab-ı Hakk'ın kudreti ve ilmi herşeyin fevkinde büyüktür, hiçbir şey daire-i ilminden çıkamaz, tasarruf-u kudretinden kaçamaz ve kurtulamaz.
Asâ-yı Mûsa - 51
Ve korktuğumuz en büyük şeylerden daha büyüktür. Demek haşri getirmekten ve bizi ademden kurtarmaktan ve saadet-i ebediyeyi vermekten daha büyüktür.
Asâ-yı Mûsa - 51
Mülkü sahibine teslim et, ona bırak.. cefasını değil, safasını çek. O hem Hakîm'dir, hem Rahîm'dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi
"Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler," de,
pencerelerden seyret, içlerine girme.
(Mektubat - Risale-i Nur)
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe's-Semavatı Ve'l-Aradîn! Yâ Hâlıkî ve yâ Hâlık-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilatıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana müsahhar eyle! Ve matlubumu bana müsahhar kıl! Kur'ana ve imana hizmet için, insanların kalblerini Risale-i Nur'a müsahhar yap! Ve bana ve ihvanıma, iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver. Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm'a ateşi ve Hazret-i Davud Aleyhisselâm'a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'a Şems ve Kamer'i teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur'a kalbleri ve akılları müsahhar kıl!.. Ve beni ve Risale-i Nur talebelerini, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü'l-Firdevs'te mes'ud kıl! Âmîn, âmîn, âmîn!..
Читать полностью…Onuncu Söz olan Haşir Risalesi İbn-i Sina gibi bir dahinin " Haşre iman ederiz lakin akıl bu yolda gidemez." Dediği mevzuyu en küçük çocuktan en büyük bir ulemaya kadar aklî , mantıkî ve kalbî delillerle isbat eden harika bir eser.
Haşir Risalesinde geçen kelimeler Risale-i Nur külliyatındaki kelimelerin %80 'ini içerir. Bu yüzden Haşir Risalesini dikkatle ve anlayarak okuyan külliyattaki pek çok mevzuyu kolayca anlar. Cenab-ı Hak bu mükemmel eserden istifademizi ziyade eylesin. Amin..
Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar.
Demek bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor.
Sözler / Onuncu Söz (Haşir Risalesi)
Lahikalar: Risale-i Nur hizmetinin prensiplerinden ve kardeşler arasındaki münasebetten bahseder. Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası ve Emirdağ Lahikası sırasıyla dar daireden (kendinden, kardeşinden) geniş daireye göre (tüm dünya da hizmet metotları) gider.
Читать полностью…Lem'alar: İnsan merkezli bir eserdir. İman-insan ilişkisi içerisinde çok muazzam hakikatları barındırır. Enfüsi alemde iman dersleri verilir. Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi, Tesettür Risalesi, bazı zikirlerin açıklamaları vs.
Читать полностью…Risale-i nur'dan tek bir kanaat çıkarmak mümkün olmadığı gibi haddimiz de değildir. Lakin genel anlamda nurları şöyle özetleyebiliriz⬇️
Читать полностью…Leyle-i Kadir, öyle mübârek bir gecedir ki; o gecede semâdan yeryüzüne mü’minleri ziyâret ve onlara istiğfâr etmek üzere Cibrîl-i Emîn’le berâber melekler
Rablerinin izniyle inerler, ve ehl-i îmânı ziyâret ve onların ibâdetlerini seyr u temâşâ ederler. Çünkü, onların yeryüzüne inmelerinin sebebi; mü’minlerin ibâdetlerini görmek, onlarla berâber Alláh’a ibâdet etmek ve onlara istiğfâr
etmektir~~~~~~~~~
Dualarınızın müstecab olmasını, bize de yer ayırmanızı istirham eder; devamlı olarak hizmet-i Kur'âniyye'de istihdamımızı eltaf-ı İlahiyye'den niyaz ederiz.
T.me/bediuzzaman
Halbuki kerem ise, in'am etmek ister. Merhamet ise, ihsansız olamaz. İzzet ise gayret ister. Haysiyet ve namus ise, edebsizlerin te'dibini ister. Halbuki şu memlekette o merhamet,
o namusa lâyık binden biri yapılmıyor. Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar.
Demek bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor.
Sözler - 50
Kur'an'da ki, hitabatı Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm'dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail'den, belki Mütekellim-i Ezelî'den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur.
Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinlettirmek ve Kur'an'ın hikmet-i nüzulünü bir derece göstermektir.
Mektubat[Y] - 444
Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeair-i İslâmiyenin a'zamlarındandır.
İşte Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri; hem Cenab-ı Hakk'ın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlahiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
(Mektubat - Risale-i Nur)
يُحْي۪ى
Yani: Hayat veren yalnız odur.
Öyle ise, her şey'in Hâlıkı dahi yalnız odur.
Çünki kâinatın ruhu, nuru, mayesi, esası, neticesi, hülâsası hayattır.
Hayatı veren kim ise, bütün kâinatın Hâlıkı da odur.
Hayatı veren elbette odur,
Hayy u Kayyum'dur.
Mektubat - 238
Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilen Leyle-i Beratınızı ruh u canımızla tebrik ederiz. Her biriniz, şirket-i maneviye sırrıyla ve tesanüd-ü manevî feyziyle kırk bin lisanla tesbih eden bazı melekler gibi; her bir hâlis, muhlis Nur şakirdlerini kırk bin dil ile istiğfar ve ibadet etmiş gibi rahmet-i İlahiyeden kanaat-ı tâmme ile ümid ediyoruz.[1]
*
Aziz, sıddık kardeşlerim, bu Medrese-i Yusufiye'de ders arkadaşlarım!
Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadir'de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta her bir amel-i sâlihin ve her bir harf-i Kur'an’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’an’la ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.[2]
Said Nursî
*
“Kur’an-ı Hakîm’in herbir harfinin bir sevabı var, bir hasenedir. Fazl-ı İlahîden o harflerin sevabı sünbüllenir, bazan on tane verir, bazan yetmiş, bazan yediyüz (Âyet-ül Kürsî harfleri gibi), bazan binbeşyüz (Sure-i İhlas’ın harfleri gibi), bazan onbin (Leyle-i Berat’ta okunan âyetler ve makbul vakitlere tesadüf edenler gibi) ve bazan otuz bin (meselâ haşhaş tohumunun kesreti misillü, Leyle-i Kadir’de okunan âyetler gibi). Ve o gece bin aya mukabil işaretiyle, bir harfinin o gecede otuzbin sevabı olur anlaşılır. İşte Kur’an-ı Hakîm, tezauf-u sevabıyla beraber elbette müvazeneye gelmez ve gelemiyor.”[3]
***
“Bu şuhur-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahidler, onu kazanmağa çalışacaksınız. Cenab-ı Hak her bir gecesini sizin hakkınızda Leyle-i Mi'rac ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymetdar eylesin, âmîn.”[4]
[1] Şualar, s. 505, 506.
[2] Şualar, s. 505.
[3] Sözler, 24. Söz, 3. Dal, 9. Asıl, s. 346
[4] Kastamonu Lahikası, s. 86.
"Kimin için Allah var, ona herşey var ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir."
Asâ-yı Mûsa - 72
Demek iman, bir manevî tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevî bir zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor.
Demek selâmet ve emniyet, yalnız İslâmiyette ve imandadır. Öyle ise, biz daima
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دٖينِ اْلاِسْلَامِ وَ كَمَالِ اْلاٖيمَانِ
demeliyiz...
(Sözler - Risale-i Nur)