🌹Asrın Tefsîri Risale-i Nur'dan her gün bir vezice paylaşılmaktadır 🌷Kanalımızı Dostlarınıza Tavsiye ederek kanalımızın neşrine destek olabilirsiniz 🤲 📌Tavsiye Kanal 👉 @bediuzzaman @meclisikuran @risaleinur_imtihan İletişim @saidnursi_bot
“Orucun ekmeli ise; mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazât-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan, mâlâyaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.”
(Mektûbat, Yirmi Dokuzuncu Mektup) @bediuzzaman @saidnursi
İnsan,
gıdaya ihtiyacı gibi,
zevke de bir ihtiyacı var...
Nefs ve heva cihetinde tatmin edilmezse;
ruh ve hüda canibinde zevkini arayacaktır.
(Asar-ı Bediiyye)
Madem her vakit ecel gelebilir; eğer insanı gaflet içinde yakalasa, ebedî hayatına çok zarar verebilir.
Risâle-i Nur-Lem'alar
"Fenn-i Menafi'ü'l-A'zâ"nın şerh ve beyan ettiği vecihle,
insanın cisminde,
herbirisi bir menfaat için takriben ikiyüz küsur kemik vardır.
Ve herbirisi bir faide için altı bin damar vardır.
Ve hüceyrata hizmet eden yirmidört bin mesame ve pencere vardır.
O hüceyratta cazibe,
dafia,
mümsike,
musavvire,
müvellide namıyla herbirisi bir maslahat için beş kuvvet çalışıyor.
Âlem-i asgar böyle olsa,
insan-ı ekber ondan geri kalır mı?
Ruha nisbeten ehemmiyetsiz olan cesed bu derece israftan uzak bulunsa,
ne suretle cevher-i ruhla âsârında,
emellerinde,
efkârında ve maneviyatında israf olur.
Çünki saadet-i ebediye olmasa,
bütün maneviyat kurur.
O hakikatlar,
israf memleketine kaçarlar.
(İşarat-ül İ'caz /Risale-i Nur)
Seksen küsur sene bir ömr-ü manevîyi sizlere kazandıracak olan şuhur-u selâse-i mübarekeyi ve bilhâssa bu geceki Leyle-i Regaib'i tebrik ediyoruz.
@bediuzzaman @saidnursi
madem bu fâni ömrü,
bâki ömre tebdil eden bir çare var ve
manen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür.
Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan,
o çareyi arayacak ve
o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve
tevfik-i hareket edecek.
(Lemalar/Risale-i Nur)
Evet bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyî'ye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise; hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir.
Lemalar - 330
"Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor." (Risale-i Nur)
Telegram @saidnursi
Senin asrının inkırazıyla seni terkedip arka çeviren ve bâhusus berzah seferinde arkadaşlık etmeyen ve hususan seni kabir kapısına kadar teşyi' etmeyen, hususan bir iki sene zarfında ebedî bir firak ile senden ayrılıp günahını senin boynuna takan, hususan senin rağmına olarak husulü anında seni terkeden fâni şeylerle kalbini bağlamak, kâr-ı akıl değildir.
(17. Lema/1. Nota | Lemalar - 113)
“Orucun ekmeli ise; mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazât-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani muharremattan, mâlâyaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.”
(Mektûbat, Yirmi Dokuzuncu Mektup) @bediuzzaman @saidnursi
Seksen küsur sene bir ömr-ü manevîyi sizlere kazandıracak olan şuhur-u selâse-i mübarekeyi ve bilhâssa bu geceki Leyle-i Regaib'i tebrik ediyoruz. @bediuzzaman @saidnursi
Читать полностью…Evet bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyî'ye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise; hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir.
Lemalar - 330
T.me/saidnursi
Madem bu fâni ömrü,
bâki ömre tebdil eden bir çare var ve
manen çok uzun bir ömür hükmüne geçirmek mümkündür.
Elbette insaniyeti sukut etmemiş bir insan,
o çareyi arayacak ve
o imkânı bilfiile çevirmeye çalışacak ve
tevfik-i hareket edecek.
(Lemalar /Risale-i Nur)
"İnsanın hususan Müslüman’ın tahassüngâhı (sığınağı) ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası âile hayatıdır."
(24.Lema, 2.Nükte)
Gazi Albay Hacı Hulusi Bey (r.aleyh) Duasından bir parça;
İsrail adı altında mukaddes İslam
yurduna yerleştirilen ve Mescid-i
Aksa gibi Müslümanların mukaddes yerini işgal eden kavm-i Yahudu ve hamilerini târumar eyle. Ve bu zelil kavme mukavemet edemiyecek derecede Kur’ân ahkâmına yabancı kalıp, dinsizlik rejiminin merhametine sığınacak derekeye düşen Müslüman devlet ve milletlerinin kalplerini
iman ve Kur’ân nuru ile tahkim ve düştükleri bu günkü halden tahlis eyle.... din kardeşlerimize fecî’ ve şenî’ tecavüzlerde bulunan ehl-i küfrü müşevvikleriyle beraber kahreyle. Ve oralardaki din kardeşlerimizin ve cümlemizin kalplerini Muhabbetullah, Muhabbet-i Rasulullah ve
Muhabbet-i Kelamullah ile takviye ve teshir eyle.
Amin elfü elfi amin @bediuzzaman
Şükrün mikyası;
kanaattır ve iktisaddır ve rızadır ve memnuniyettir.
Şükürsüzlüğün mizanı;
hırstır ve israftır, hürmetsizliktir, haram helâl demeyip rastgeleni yemektir.
(Mektubat/Risale-i Nur)
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Sizin mi'racınızı tebrik ve Mi'rac Sahibi'nin (A.S.M.) sünnet-i seniyesine sizi ve bizi tam muvaffak eylemesine rahmet-i İlahiyeden niyaz ediyoruz.
Kastamonu - 252
“…Cum'ada hutbe-i Arabiye, zaruriyatı ihtar, müsellematı tezkir, maalkifaye olur onun tarz-ı tezkiri. Nazariyatı talim onda maksud değildir.”
Lemaat
"Ve keza bir şahsın kalbinde bir ihtilal, bir fenalık hissi uyanırsa; yüksek hissiyatı, kemalâtı sukut etmeye başlar; kalbinde tahribata, fenalığa bir meyil, bir zevk peyda olur. Yavaş yavaş o meyil kalbinde büyür; sonra o şahıs bütün lezzetini, zevkini tahribatta, fenalıkta bulur. İşte o vakit o şahıs, tam manasıyla arzda yırtıcı bir hayvan, ihtilali çıkarıp büyüten bir bela, fesadı durmayıp karıştıran bir âfet kesilir."
İşarat-ül İ'caz[Y] - 247
"Fenn-i Menafi'ü'l-A'zâ"nın şerh ve beyan ettiği vecihle,
insanın cisminde,
herbirisi bir menfaat için takriben ikiyüz küsur kemik vardır.
Ve herbirisi bir faide için altı bin damar vardır.
Ve hüceyrata hizmet eden yirmidört bin mesame ve pencere vardır.
O hüceyratta cazibe,
dafia,
mümsike,
musavvire,
müvellide namıyla herbirisi bir maslahat için beş kuvvet çalışıyor.
Âlem-i asgar böyle olsa,
insan-ı ekber ondan geri kalır mı?
Ruha nisbeten ehemmiyetsiz olan cesed bu derece israftan uzak bulunsa,
ne suretle cevher-i ruhla âsârında,
emellerinde,
efkârında ve maneviyatında israf olur.
Çünki saadet-i ebediye olmasa,
bütün maneviyat kurur.
O hakikatlar,
israf memleketine kaçarlar.
(İşarat-ül İ'caz /Risale-i Nur)
Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. "Lillah, livechillah, lieclillah" rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
(Lem'alar - Risale-i Nur)
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Kur'andan sonra en büyük mu'cizesi, kendi zâtıdır. Yani onda içtima' etmiş ahlâk-ı âliyedir ki; herbir haslette en yüksek tabakada olduğuna, dost ve düşman ittifak ediyorlar.
Mektubat - 179 @saidnursi
Bir Sâni'-i Zülcelal,
kendi san'atının mu'cizeleri ile kendini tanıttırmak ve bildirmek ister.
O da iman ile,
marifet ile mukabele eder.
Sonra görür ki:
Bir Rabb-i Rahîm,
rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek ister.
O da ona hasr-ı muhabbetle,
tahsis-i taabbüdle kendini ona sevdirir.
(Sözler /Risale-i Nur)
Kur'an-ı Hakîm, madem Şehr-i Ramazan'da nüzul etmiş; o Kur'anın zaman-ı nüzulünü istihzar ile o semavî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hacat-ı süfliyesinden ve malayaniyat hâlattan tecerrüd ve ekl ü şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir surette o Kur'anı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitabat-ı İlahiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem (A.S.M.)dan işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrail'den, belki Mütekellim-i Ezelî'den dinliyor gibi bir kudsî halete mazhar olur. Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinlettirmek ve Kur'anın hikmet-i nüzulünü bir derece göstermektir.
(Mektubat - Risale-i Nur)
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Mübarek ramazan-ı şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak bu ramazan-ı şerifin Leyle-i Kadrini umumunuza bin aydan hayırlı eylesin, âmîn. Ve seksen sene bir ömr-ü makbul hükmünde hakkınızda kabul eylesin, âmîn.
Şualar
"Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur."
Bediüzzaman @saidnursi
Dua ve tevekkül, meyelan-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi; istiğfar ve tövbe dahi, meyelan-ı şerri keser, tecavüzatını kırar. Sözler
http://telegram.me/saidnursi
Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. "Lillah, livechillah, lieclillah" rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları, seneler hükmüne geçer.
(Lem'alar - Risale-i Nur)
Dördüncü tâife ki, çocuklardır.
Bunlar, hamiyet-i milliyeden merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da, zaaf ve acz ve iktidarsızlık noktasında; merhametkâr, kudretli bir Hâlık'ı bilmekle ruhları inbisat edebilir, istîdadları mes'ûdâne inkişaf edebilir. İleride, dünyadaki müthiş ehval ve ahvâle karşı gelebilecek bir tevekkül-ü îmanî ve teslim-i İslâmî telkinatiyle o mâsumlar hayata müştakane bakabilirler. Acaba, alâkaları pek az olduğu terakkiyat-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i mâneviyesini kıracak ve ruhlarını söndürecek, nursuz sırf maddî, felsefî düsturların tâliminde midir? Eğer insan bir cesed-i hayvânîden ibaret olsaydı ve kafasında akıl olmasaydı; belki bu mâsum çocukları muvakkaten eğlendirecek terbiye-i medeniye tâbir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu frengî usûl, onlara çocukcasına bir oyuncak olarak, dünyevî bir menfaatı verebilirdi. Mâdemki o mâsumlar hayatın dağdağalarına atılacaklar, mâdemki insandırlar; elbette küçük kalblerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında, büyük maksatlar tevellüd edecek. Mâdem hakikat böyledir; onlara şefkatin muktezası, gayet derecede fakr ve aczinde, gayet kuvvetli bir nokta-i istinadı ve tükenmez bir nokta-i istimdadı; kalblerinde îmân-ı billâh ve îmân-ı bilâhiret suretiyle yerleştirmek lâzımdır. Onlara şefkat ve merhamet bununla olur. Yoksa, dîvane bir validenin, veledini bıçakla kesmesi gibi, hamiyet-i milliye sarhoşluğuyla, o bîçare mâsumları mânen boğazlamaktır. Cesedini beslemek için, beynini ve kalbini çıkarıp ona yedirmek nev'inden, vahşiyane bir gadirdir, bir zulümdür!
Mektubat
Mevlid-i Şerifinizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz ve muvaffakıyetinizi ve Nurların fevkalâde tesirli intişarlarını sizlere müjde ediyoruz ve Nurcuları tebrik ediyoruz.
(Emirdağ lahikasi) @saidnursi